Çin, yapay zeka geliştiricileri ve operatörleri üzerindeki denetimini sıkılaştırmaya devam ediyor. Yeni yayınlanan taslak düzenlemeler, özellikle insan kişiliğini taklit eden sohbet robotları veya simülatörler gibi yapay zeka sistemlerinin ideolojik olarak sıkı bir kontrole tabi tutulacağını ortaya koyuyor. Bu sistemler, içerik üretiminde ve etkileşimde Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) belirlediği 'Çekirdek Sosyalist Değerler'den sapmama zorunluluğu ile karşı karşıya kalacak.

Bu değerler, genellikle vatanseverlik, uyum, dostluk, hukukun üstünlüğü ve adalet gibi kavramları içerir, ancak pratikte ÇKP'nin siyasi otoritesini destekleyen ve devleti eleştiren içeriklerden kaçınan bir çerçeve anlamına gelir. Yapay zeka simülatörlerinin bu değerlere uygun içerik üretmesi zorunluluğu, Batı'da ifade özgürlüğü ve algoritma tarafsızlığı açısından ciddi etik endişelere yol açıyor.

Uzmanlar, bu düzenlemenin Çin'deki yapay zeka geliştirme hızını yavaşlatabileceğini veya yaratıcılığını kısıtlayabileceğini belirtiyor. Bir yapay zeka modelinin yaratıcı ve açık uçlu olması gerekirken, katı ideolojik sınırlamalar altında çalışmaya zorlanması, modelin potansiyelini azaltabilir. Geliştiriciler, bir yandan teknolojik olarak gelişmiş modeller üretirken, diğer yandan sürekli olarak sansür ve ideolojik uygunluk filtresi uygulamak zorunda kalacaklar.

Düzenlemeler, aynı zamanda, 'zararlı' veya 'yasa dışı' kabul edilen içerikleri üreten yapay zeka modelleri için geliştirici şirketlere büyük cezalar öngörüyor. Bu durum, teknoloji şirketlerini riskten kaçınma odaklı bir yaklaşıma itecek, bu da yapay zeka çıktılarının daha muhafazakar ve devlet tarafından onaylanmış narratiflerle sınırlı kalmasına neden olacaktır.

Çin'in bu hamlesi, yapay zekanın küresel yönetimindeki ayrışmayı derinleştiriyor. Batı dünyası genellikle yapay zeka etiğini şeffaflık, tarafsızlık ve bireysel haklar üzerinden tanımlarken, Çin devleti yapay zekayı bir toplumsal düzen aracı ve ideolojik kontrol mekanizması olarak görüyor. Bu yeni taslak, yapay zeka teknolojisinin gelecekteki gelişiminin kültürel ve politik değerler tarafından ne ölçüde şekillendirileceğini gösteren güçlü bir örnek teşkil ediyor.