New York Eyaleti, sosyal medyanın gençler üzerindeki psikolojik etkilerine karşı mücadele etmek amacıyla çığır açan bir düzenlemeyi yürürlüğe koydu. Yeni yasa, TikTok, Instagram ve Facebook gibi platformların, kullanıcıları platformda daha fazla tutmak üzere tasarlanmış algoritmik olarak optimize edilmiş içerikleri sunmadan önce 'Bağımlılık Yaratıcı İçerik' uyarısı göstermesini zorunlu kılıyor. Bu karar, sosyal medya devlerinin iş modelini temelden sarsma potansiyeline sahip.

Düzenlemenin temel hedefi, özellikle ergenlik çağındaki kullanıcıların sonsuz kaydırma (endless scrolling) döngüsüne girmesini teşvik eden ve potansiyel olarak akıl sağlığı sorunlarına yol açan manipülatif algoritmaları hedef almak. Yetkililer, bu algoritmaların tıpkı sigara gibi bağımlılık yapıcı bir doğaya sahip olduğunu ve kullanıcıların farkındalığının artırılması gerektiğini savunuyor. Uyarı etiketi, kullanıcının o anda bir algoritmik kısır döngüye girmek üzere olduğunu anlamasını sağlayacak.

Yasa, sosyal medya şirketlerinden reşit olmayan kullanıcılara yönelik varsayılan ayarları değiştirmesini de talep ediyor. Örneğin, 18 yaş altı kullanıcılar için 'önerilen' içerikler yerine, kronolojik akış veya önceden tanımlanmış 'izin verilen arkadaşlar' akışının varsayılan olarak ayarlanması gündemde. Bu, algoritmaların gençlerin ruh sağlığı üzerindeki kontrolünü azaltmayı amaçlayan doğrudan bir müdahale olarak görülüyor.

Teknoloji devleri ise bu düzenlemeye karşı çıkıyor. Şirketler, algoritmaların kullanıcı deneyimini iyileştirdiğini ve bu tür uyarı etiketlerinin ifade özgürlüğünü kısıtladığını iddia ediyorlar. Ayrıca, New York Eyaleti’nin bu kararı almasının, federal düzeyde benzer düzenlemelerin kapısını açabileceği ve küresel çapta bir dizi mevzuat karmaşasına yol açabileceği endişesi taşıyorlar.

New York’un bu adımı, ABD’deki diğer eyaletler için bir emsal teşkil ediyor. Eyaletler, gençlerin akıl sağlığı krizine çözüm bulma baskısı altındayken, sosyal medya platformlarının kendi kendini düzenleme yeteneğine olan inanç azalmış durumda. Uzmanlar, bu zorunlu etiketlemenin tıpkı gıda ambalajlarındaki besin değerleri veya tütün ürünlerindeki sağlık uyarıları gibi, kullanıcı davranışlarını uzun vadede değiştirebileceğini öngörüyor.